Page 44 - 81 ÇALIKUŞU ADIYAMAN SAYI 5 EYLÜL
P. 44

ADIYAMAN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ
        abartılı anlatım mahareti ile katlanarak çevreye yayı-
        lırdı.                                                                        2.
           Dağrevan, kuru bir ağaç dalını kesti, kendisine da-       Aradan neredeyse bir ay geçmişti. Yüksek dağ-
        yanak yaptı, yola devam etti.  Vadiden yukarı çıkar- ların kuzey yamacında birikmiş karların yerlerinde
        ken biraz yorulmasına rağmen karşıdaki küçük dağın  artık ılık yeller esiyordu.  Dağrevan ve bir grup arka-
        zirvesini gözüne kestirmişti. Hedeflediği yer çok da  daşı akşamdan hazırladıkları öteberilerini şafak sökü-
        büyük bir yükselti değildi. Hele karşıdaki büyük dağ  mü ile arabaya yükleyip gün doğmadan büyük dağın
        ile kıyaslandığında onun yanında tepe gibi kalırdı.  yamacına varmışlardı. Belli bir süre bir pikabın tozu-
        Yamaçlardaki meşelik korusu sıcak bir iklimde de or- nu yuttuktan sonra güzel bir çeşmenin bulunduğu ge-
        manlık alanlar oluşturulabileceğini gösteriyordu. Ev- niş bir mevkide durdular. Çeşmenin kenarlarında üst
        liya Çelebi seyahatnamesinde bu dağlardaki ormanlar  üste konularak basit bir duvar haline getirilen taşlara
        için bir sincabın yere inmeden bir şehirden diğer şeh- bakıldığında göçerlerin uğrağı gibi duruyordu.
        re gidebileceğini yazmıştı.  Yüzyıllar boyunca insanla-     Yol rehberleri arabadan indi. Çeşmenin başında
        rın kışlık yakacak ihtiyacı için ağaçlıklardaki hesapsız  oturan ihtiyara doğru gitti. Elinde bir yoğurt kovası
        kesim, zaman zaman çıkan yangınlar ve sonu gelme- ile geri döndü.  Arkadaşlarına,
        yen kargaşalar dağları çorak hale getirmişti.         “Hüseyin Amca yine yaptı yapacağını, o kadar ısrara
           Yamaca vardığında güneş, dağın batı yakasına düş- rağmen yoğurt parasını yine almadı.” dedi.
        müştü. Doğuya doğru baktı. Dağın gölgesi derenin bir      Rehberin anlattığına göre ihtiyar adamın adı Hü-
        kısmını kaplamıştı. Vadi boyunca devam eden çayın  seyin’miş. Fatma gelinin oğlu Hüseyin. Bu yörede
        etrafı yayvan söğüt ağaçları, sıralı kavaklar, tütün eki- Mehmet, Hüseyin, Ali, Ayşe, Fatma adları çok olduğu
        mi için hazırlanan küçük araziler ile doluydu. Sabah  için insanların isimlerine farklı sıfatlar eklenerek ta-
        gelirken arabasını geniş dönemecin yanındaki düzlüğe  nıtılırdı. Hüseyin Amca, seksenini geçmesine rağmen
        park etmişti. Araç, doğanın eşsiz güzelliğinin yanında  ellisindeki adamların çevikliğine sahipti. Rehberin
        yapayın sıradanlığını gösteriyor ve buradan bakılınca  anlatımına göre çocukluğundan beri her yıl en az altı
        küçücük bir maket gibi görünüyordu. Zirvenin batı  ay yaylada kalıyormuş; ömründe tek bir gün doktora
        yamacına döndü, güneşin ufukta kızıla çalmaya baş- gitmiş, fakat o gün de doktoru tersleyerek hastaneden
        ladığını gördü. Oturup tekrar vadiye bakmaya başladı.  çıkmış. Amca’nın hali, ancak yayladan inilirken anla-
        Dağın yamacındaki meşe ormanına baktı. Bu kadar  şılırmış.
        yakından bakılınca ormandan ziyade bir koruluğu     Pikap,  en son gidebileceği yere kadar gitti. Bundan
        çağrıştırıyordu. Karşı dağlarda gelen kurt ulumasına  sonrası için tabana kuvvet diyeceklerdi. Ekip, öteberi-
        kulak verdi. Bu ulumayla hırçınlaşan yamaçtaki mez- yi sırtlayıp kervan gibi yola dizildi.
        ranın köpeklerinin havlamalarını dinledi. Aşağı yol-   Dağ, yakınındaki sıradağların dışında kalan devasa
        dan iki kişi mezraya doğru yol alıyordu.  İhtiyar, eşeğe  büyük bir kütleden oluşmuş ve üzerinde geniş düz-
        binmiş; genç olanı yaya olarak ona eşlik ediyordu.    lükleri barındırıyordu. Güney yamacındaki büyük
            Dağrevan, yamaç boyunca değneği ile etrafını eşe- kayalıkların ve uçurumların aksine kuzey yamacı
        leyip köklerini çıkardığı çiğdemleri ve kengerleri ye- yumuşak toprak ile kaplıydı. Bunun için yaylalara çı-
        mesine rağmen acıkmıştı. Artık eve dönme vaktinin  kanlar bu yamacı kullanır. Onlarca kilometre öteden
        geldiğine kanaat getirdi. Bayırdan inerken biraz ışkın  bile bakıldığında bu dağ vakur duruşu ile tüm ovaya
        ile yaban sarımsağı; ulu çınarın yanındaki çeşme- meydan okuyor.
        ye vardığında ise bir deste yarpuz ile kuzukulağı otu      Büyük baraj yapılmadan önce buradan bakılın-
        topladı. Karşısındaki koca dağa yeniden baktı. Şehre  ca çok uzaktaki yerleşim yerleri net görünüyormuş.
        doğru yol alırken kafasını o koca dağdan geniş ovalara  Şimdi ise şehir, toz bulutları ve buharın oluşturduğu
        bakan bir düşünce sarmıştı.                           flulaşmadan dolayı zor fark edilebiliyor. Bahar ayla-



















        44
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49