İki oturumda gerçekleşen toplantının ilk oturumunda İngilizce öğretmenlerimizle, ikinci oturumunda ise Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerimizle biraraya geldik. 

Milli Eğitim Müdürümüz Mete Kızılkaya yapmış olduğu konuşmalarında;

 “18 yıldır eğitim camiasının içindeyim. Değişik okullarda idarecilik yaptım ve 31 Ekim’de de burada göreve başladım. Bu süre içerisinde gerek öğrencilerimle ilgili gerekse yöneticilik yaptığım okullarla ilgili elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Bugün sizlerle toplanmamın amacı hem sizlerle tanışmak hem de sizlerden destek istemek. Adıyaman’ın  gerçekten yaman çocukları var. Bu çocuklarımızın geleceği için Adıyaman’ımızın geleceği için bu çocuklarımıza sahip çıkalım. Yapmış olduğum toplantılarda burada görev yapan okul müdürlerimizin, yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin neredeyse %90’nın Adıyaman’lı olduğunu tespit ettim. Burada ki öğretmen arkadaşlarımızın da yaklaşık %90’nı Adıyaman’lıdır diye tahmin ediyorum. Demek oluyor ki bu çocuklar bizim çocuklarımız sizin çocuklarınız. Çocuklarımızın geleceği için Adıyaman’ın geleceği için sizlerden destek bekliyorum. Onlara gereken ilgiliyi alakayı gösterelim. Onları başarılı başarısız diye ayırmayalım. Başarılı başarısız çocuk yoktur. Başarılı olduğu noktaların tespit edilemediği çocuk vardır bence. Belki sizin dersinizde başarılı olmayabilir ancak diğer derslerde veya beden, müzik ve resim gibi diğer alanlarda başarılıdır. Bu nedenle çocuklarımızı takip edelim ve başarılı oldukları derslerde alanlarda onları desteklemeli ve onun üzerine birşeyler inşa etmeye çalışalım. Kaybedilecek tek bir çocuğumuz bile olmamalı. Bugün başarısız dediğimiz çocuk ülkemizi müsbet veya menfi anlamda bir yerlere götürebilir. 15 Temmuz darbe girişiminde o tankların üstüne çıkanda önüne yatan da bizim çocuklarımız, o tankı tüfeği uçağı halka karşı kullanan da bizim çocuklarımız. Biz bugün bunlara sahip çıkmazsak başkaları sahip çıkar. O nedenle tekrar tekrar söylüyorum. Onlar bizim kara sevdamız. Tek bir tanesini bile kaybetmeye tahammülümüz yoktur. 

Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum. Çocuklarımızı akademik başarının dışında sosyal aktivitelere etkinliklere de yönlendirelim. Çocuklarımızı tiyatro, müzik, şiir, resim, piyano, futbol, basketbol, voleybol ve yüzme gibi bazı sosyal ve kültürel aktivitelere yönlendirelim. Onlara bu manada destek olalım. Çocuklarımız bu tür aktivitelere katıldıkları zaman göreceksiniz yüzleri gülen okula gelip gitmekten daha zevk alan ve akademik başarısının da yükseldiği bireyler olarak karşımıza çıkacaktır. Başarılı ve kendileriyle barışık olmaları için kültürel ve sanatsal alanlarda da kendilerini en iyi ifade ettikleri şekilde, yetenekleri doğrultusunda yönlendirmemiz, desteklememiz gerekiyor.  Yine sportif anlamda da öğrencilerimizi bir veya iki alanda spora yönlendirmeliyiz. Bizlerinde öğrencilerimize yeteneklerini keşfetmeleri konusunda tüm imkanları sağlamamız gerekir. Şunu asla unutmayalım. Hiçbir çocuk okula gelirken bugün çok mutluyum şu derste şu konuyu öğreneceğim diye gelmez. Okula gelirken aklından farklı farklı kurgular tasarlayarak okula gelir. O nedenle çocuklarımıza sadece ders anlatmak için dersi anlatmayalım. Onları sevelim sevdiğimizi, önemsediğimizi hissettirelim. Kendimizi ve dersi sevdiremezsek istediğimiz kadar onlara ders anlatalım. Ancak belirli bir noktaya kadar kendimizi dinletebiliriz” dedi. 

Yapılan toplantılarda farklı branşlardan olmak üzere Arge Birimi nezdinde bir ekip oluşturulmaya çalışıldığı ve kurulan bu ekiple projeler üretileceği belirtildi. Her ders grubundan oluşturulacak bu ekiplerle projeler üretilecek ve o dersin daha etkili ve daha verimli bir şekilde uygulanması için çalışmalar yapılacağı belirtildi. 

Yapılan toplantılar karşılıklı fikir alış verişi ile son buldu.